‘’Kireç gibi yüz ifadesiyle antrenörlerine yaklaşırken, mutsuz bir şekilde kafalarını sağa sola sallıyolardı. Sporcunun başı öne eğik, annenin gözleri dolmuştu. Sanki bir yakınlarını kaybetmişlerdi… ‘’

Satrançta başarıya giden yolda genelde üç temel unsur öne çıkmaktadır:

1- İstekli sporcu
2- Nitelikli Antrenör
3- Bilinçli Aile

Bu yazımızda ‘’Bilinçli Aile’’ kavramının yanı sıra aile tiplerini ve sporcuya olan yaklaşımları inceleyeceğiz.

Baskıcı Aile

Ülkemizde sık karşılaşılan aile türlerinin başında gelmektedir. Ebeveynler için en önemlisi sonuçtur. Bu doğrultuda çocuklarına düzenli olarak baskı uygularlar:

– Turnuva yaklaşıyor, tabletteki oyunlar karşına çıkmayacak. Satranç çalış.

– O kadar masraf yapıyoruz. Farklı farklı şehirlere götürüyoruz. Hâlâ…

– Ancak turnuvada ilk 3’e girersen akşam benimle maç izleyebilirsin!

Bu tür cümlelere maruz kalan sporcu keyif alarak oynadığı satrançtan soğumaya başlar. Özellikle derece hedefi bulunan turnuvalarda baskılar altında ezilerek oyun gücünü tahtaya yansıtamaz.

Örneğin; milli takım seçme turnuvasında son tura girecek bir sporcu düşünelim. Milli sporcu olabilmesi için maçı kazanması gerekmektedir. Maça çıkmadan, daha önce oynadığı piyon fedalı varyantı antrenörü ile birlikte tekrar eder. Sporcu stres altındadır. Çünkü babası ‘’Ya kazanç ya beraberlik bu maçı kaybedemezsin’’ şeklinde defalarca uyarıda bulunmuştur.

Maç saatinin yaklaşmasıyla beraber sporcuda hafif mide bulantısı, sık sık tuvalete çıkma durumları oluşur. Maça çıkarken, kazanmaya değil ‘’kaybetmemeye odaklanmıştır’’. Sporcu oynadığı pozisyonlara aşina olmasına rağmen hamleleri düşünerek buluyormuş gibi süre harcamaktadır. Maçın kritik yeri gelmiştir. Artık piyon fedasıyla, kompanse elde etmelidir. Fakat sporcu korkuyordur.

‘’Ya piyonu verirsem de bir şey kazanamazsam?’’ , ‘’Ya kaybedersem?’’

Kaygı, stres, özgüven eksikliği, ailenin yargılama ihtimali.. Piyon fedalı varyanta giremez. Korkulan başa gelir. Kaybeder.

Örnekteki durumu analiz ettiğimizde;

Beyin (kısa süreli bellek), sporcu panik halindeyken optimal çalışamamıştır. Tur öncesi hazırlığın verimi düşük düzeyde kalmıştır.

Sporcu, tur esnasındayken kalemin ucunu kemirmiş, parmaklarını ısırmış, maçı kaybettiği durumlarda nelerle karşılaşacağını düşünmüş, konumdaki varyantlara odaklanamamıştır. Mağlubiyet kaçınılmazdır.

Karşılaştırmacı Aile

Baskıcı aileyle benzer özelliklere sahiptir. Birçok alanda sporcudan daha iyi durumda olan kişilerle sporcuyu kıyaslayarak, motivasyonun arttırılması hedeflenir.

‘’Bora, taktik kitabını üç defa bitirmiş.Daha sen hala tablette oyun peşindesin.Biraz satranç mı çalışsan?’’

‘’Ece, sana aldırdığımız dersin yarısı kadar ders alıyor.Her turnuva ödül kazanıyor.’’

‘’ Senin yaşındayken biz günde 12 saat çalışıyorduk, sen ne yapıyorsun?’’

Ebeveynlerin, çocuklarının iyiliğini düşünüp uyguladıkları bu tutum, sporcunun özgüveninini zedelemekte, çalışma motivasyonunu düşürmekte, kıyas yapılan diğer çocuğa karşı kötü duygular beslemesine sebebiyet verebilmektedir.

Bilinçli Aile

Bilinçli aile, kendi hayallerini çocukları üzerinden gerçekleştirmeye çalışmayan, çocuklarının duygusal, fiziksel, zihinsel ihtiyaçlarını anlayıp bu doğrultuda onları destekleyen ebeveynlerden oluşur.

Sosyal bilimlerin, kişiden kişiye değişiklik göstereceğinin farkındadır. Çocuklarına neyin iyi neyin kötü geleceğini bilmektedir.

Örneğin ‘’Adhd Relief’’ müziklerinin ders çalışma sırasında sporcu performansını arttırdığıyla ilgili bilimsel çalışmaları okumuştur. Bununla birlikte klasik müzik – ’’Adhd Relief Music’’  kategorilerinin çocuğunu sıkacağını bilir. Zorla ‘’Vivaldi – 4 season’’ minvalinde şarkıları dinletmek yerine motivasyonu arttıracak ‘’Azer Bülbül veya Old School Rap’’ kategorilerinden tercih yapabilir.

Ya da

Birçok sporcunun uyguladığı olumlu imgeleme tekniği (en iyi sonuçların zihinde canlandırılması: şampiyon olurken, kupa kaldırırken vs) sporcuda anksiyeteye yol açabilir. Çocuğunun bu özelliğinin farkında olan aile Stoa Felsefesi temsilcilerinin de yoğun bir şekilde kullandığı negatif imgeleme (oluşabilecek en kötü ihtimallerin oluştuğunu hayal edip, kabullenmek) tekniğini uygulatabilir.

Bilinçli aile, sonuçlardan bağımsız çocuğuna karşılıksız sevgi verir. Yargılamaz, destekler. Süreç odaklıdır. 2024 Türkiye Yaş Grupları Satranç Turnuvasında yaşadığımız bir olay ile örnek tutumu pekiştirebiliriz.

2023 Türkiye Yaş Grupları Satranç Turnuvasına 1013 UKD puanı ile katılan sporcumuz, bir yılda UKD puanını 456 puan arttırarak 1469 UKD ile 2024 Türkiye Yaş Grupları Satranç Turnuvasına katılmıştır. Öğrencimiz, 10. Tura geldiğinde milli takım havuzunun önemli adaylarından birisi olmuştur. Oyun esnasında, tur öncesi hazırlığın etkisiyle rakibini şaşırtmayı başarmış ağır kazanç pozisyona geçmiştir. Fakat kazandığında ilk 3’e girebileceğinin heyecanıyla kötü oynamaya başlamış, dört buçuk saatin sonunda teorik berabere konumu (kaleye, karşı at) kaybetmiştir. Aile, turnuva salonunda sporcudan daha heyecanlı-stresli bir şekilde beklerken sporcu ağlayarak karşıdan gelmektedir.

En az sporcu kadar üzgün olan anne-babanın gösterdiği tutum ise sonsuz alkışı hak etmektedir:

‘’Aslan Oğlum be! Ne güzel mücadele ettin.Elinden geleni yaptın, sonuna kadar oynadın.’’

Bu tutum sporcuya, sonuçtan bağımsız önemsendiğini başarısız olsa dahi ailesinin onu desteklediği mesajını vermiştir. Olası travmaların önüne geçilmiştir.

Son Olarak

Sevgili anne babalar! Satranç, çocuklarınızın iyi ilişkiler kurarak sosyalleşebileceği, aynı zamanda beyin gelişimini destekleyen harika bir oyun.  ‘’Kazandın mı? O Konumu nasıl kaybedebildin?’’ Sorularıyla lütfen çocuklarınızı satranç sporuna küstürmeyin. (Elinden geleni yaptın mı? Doğru odak noktası olacaktır.)

Sonuç odaklı davranış, asıl problemin üstünün örtülmesiyle son bulabilir. Sporcu, yenilgi sonrasında oyunsonu bilgisinin eksik olduğunu anlayabilecekken, yenilgisinin nedenini rakibinin dikkat dağıtıcı hareketlerine, hakemin onu yeterince dinlememesine bağlayabilir.

Stres seviyesi optimal sporcu (bkz:Yerkes-Dodson yasası) psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin ”Akış Teorisi”nde aktardığı şekilde konuma konsantre olup, varyantların derinliğinin içinde kaybolup iyi hamleleri bulurken mutlu olabilir. Kazanç-Kayıp-Beraberlik neticesine bakmadan elinden gelenin en iyisini yaptığını bilerek satranç sporunun içinde kalmaya devam eder. Doğru stratejilerle hak ettiği başarıya er-geç ulaşır.

”Benim sporcum mağlubiyet nedir bilmez, kazanır gelir! Kazanacağına söz veriyor musun Mükremin Emin? Söz mü Ali Cabbar?” şeklinde sporcuların kontrolünde olmayan unsurları odak noktası yapan, yüksek başarı hırsı barındıran antrenörlerle çalışmadan önce iyi düşünülmelidir. Birçok kulüp yüzlerce sporcuyla katıldığı milli takım satranç turnuvasında sadece başarılı olan sporcularını vitrine koyarak baskı yönteminin başarı getirdiği algısı yaratmaya çalışmakta. Dört ve üzeri sporcu katılımında %100 milli takım başarısına (2022) ulaşan Türkiye’nin İLK ve TEK KULÜBÜ olarak başarıdan çok sporcuların mutlu bir çocukluk geçirmelerini önemsemekte, hem fikir olduğumuz bilinçli velileri kulübümüze beklemekteyiz. 😊