Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?

Öğrenilmiş çaresizlik; temelinde bir canlının şartlar ne olursa olsun içinde bulunduğu vaziyeti değiştiremeyeceği ya da iyileştiremeyeceğine inanıp durumu kabullenmesidir.

Modern Psikolojinin kurucusu Seligman tarafından yapılan deneyler sonucu literatüre geçen bu kavramın bir diğer ismi de kazanılmış başarısızlık sendromudur. Seligman, bir canlıyı yapamayacağına inandırdığınızda, o canlı ömür boyu aynı duyguyu benimseyip değişim çabalarından vazgeçecektir tezini ortaya koydu. Bu tez; 1970’li yıllar sonrası yapılan farklı deneylerle birçok kez kanıtlandı.

Örneğin; yavru filler bebeklik dönemlerinde bir ip aracılığıyla demir bir çubuğa bağlandı. Henüz bebekken güçsüz olan filler ne kadar uğraşırsa uğraşsın bu ipten kurtuluş sağlayamadı ve bir süre sonra durumu kabullendi. Yetişkinlik dönemlerinde güçlenen filler, aynı ipi efor sarfetmeksizin koparabilecekken bebeklik döneminde yaşadığı olumsuz tecrübeler sonucu bir kez olsun dahi bunu denemedi.

Bir diğer örnekte; farklı yükseklikte zıplayabildiği bilinen pireler kapalı kavanoza koyulup, kavanozun altı ısıtıldı. Isı ile birlikte en yükseğe zıpladıklarında, cam tavana çarpan pireler sadece tavan hizasına kadar zıplamaya başladılar. Cam tavan sonradan kaldırılsa da daha yükseğe zıplayıp kaçabilecek olan pireler tavan hizasını bir daha asla geçemedi..

Satrançta Öğrenilmiş Çaresizlik Durumu Nasıl Oluşur?

Özellikle küçük yaş gruplarında bu duruma sık sık rastlanır. Misal, satranç turnuvasında eşlendirme belli olur. 1520 Ulusal Kuvvet Dereceli sporcu 2022 UKD’li sporcu ile karşılaşır. Eşlendirmeyi gören nispeten zayıf olan sporcunun arkadaşları ‘’X ile mi eşleştin, geçmiş olsun’’ tarzında telkinlerde bulunur. Sporcu daha öncesinde 2000 üzeri değil 1800 üzeri bir rakibi dahi hiç yenememişken bu puanlı rakibe karşı oyun başlamadan mağlubiyeti kabullenir. Devamında kendi oyun gücünün altında bir performansla oyunu kaybeder. Sporcunun ailesi; sporcunun yanında başka ebeveynlerle konuşurken ‘’Yenildiği kişi 2000 üzeriydi’’ ‘’Yenildiği kişi İzmir Şampiyonuydu’’ gibi cümlelerle beklenenin gerçekleştiği düşüncesini pekiştirir.

Bir başka turnuvada aynı sporcu, aynı rakip ile karşılaştığında süreç tekrarlanır. Sporcu; oyunda kazanç fikirlerine odaklanmaz. Rakibinin hatasını gördüğünde ‘’Kesin hesapladığı bir şey vardır’’ diyerek rakibine kendisinden daha çok güvenir.Kazanç konuma geçtiğinde bile beraberlik teklif eder. Çünkü kazanamayacağına inanmıştır.

Bu Durumlarda Ne Yapılabilir?

Öğrenilmiş çaresizlik durumu örnekte olduğu gibi bazen rakip UKD puanına bakılarak; bazen siyah taşlarla hep kötü sonuçlar alınan varyanta girilerek, bazen de seviyeden bağımsız rakip sadece yaşca çok büyük olduğu için oluşabilir.

Yapılan araştırmalar, bilinçaltının gerçek ile hayal arasındaki farkı ayırt edemediğini ortaya koymuştur.Sporcu kendini olumsuza odaklayıp başarısızlığı kabul ettiği durumlarda; ‘’Ben dünyanın en iyi satranç oyuncusuyum’’ ‘’Elimden gelenin en iyisini yapacağım, yenebilirim’’ şeklindeki tekrarlarla odak noktasını değiştirebilir.

Aradaki güç farkının bariz olduğu durumlarda elbette tek başına odaklanma, parti sonucunu değiştirmese de kazanç fırsatları geldiğinde sporcunun bu fırsatları değerlendirme ihtimali artmış olacaktır.

Unutulmamalıdır ki; oyun öncesi var olan bakış açısı ve oyuna yüklenen anlam, sonucu doğrudan etkiler. Bir şeyin kötü bir sonuç verilmesi beklenirse tutum ve davranış da bu doğrultuda şekillenir. Bu bağlamda sporcu neye hazırsa; hazır olduğu şey onun için daha mümkün hale gelecektir. Henry Ford’un da dediği gibi:

‘’Eğer yapamayacağınızı düşünüyorsanız, haklısınız! Yapamazsınız.’’